Bilindiği gibi her Türk evinin olmazsa olmaz eşyalarının başında halı gelir. Hatta kimi yörelerde hala genç kızlar çeyizlikleri için halılarını tezgahta kendileri dokur. Günümüzde en eski örnekleri Orta Asya’da yaşayan Türklere ait olan halı sanatı Türklerden dünyaya armağan edildiğini söyleyebiliriz. Göçebe toplumlarında yetiştirilen koyunların yünlerinden dokunan ve önce bir çadırın duvarlarına, tabanına sarılarak o çadırı ‘yuva’ya dönüştüren halılar yüzyıllardır aynı işlevini sürdürerek bugün de evlerimizin baş köşesinde yerlerini koruyor. Halı sanatı kadınların emeğiyle hala atölyelerde yaşatılıyor. Anadan kıza geçerek öğrenilen bu milli sanat Anadolu’da bölge bölge hatta şehir şehir kendi kültürünü anlatan motif, renk ve desenlerle öne çıkıyor. Bugün özellikle Batı’dan gelen turistlerin olmazsa olmaz uğradıkları adreslerden birisi Kapalıçarşı’daki Halıcılardır. Türk halılarının özellikle Batı ülkelerinde bu kadar ünlü olmasında ise Osmanlı döneminde bu topraklara yolu düşen seyyahlar kadar Batılı ressamlarının tabloları da etkili olmuştur.
Bugün dünyanın pek çok müzesinde yer alan ünlü ressamların tablolarında Türk halılarını görmek mümkün. Hatta öyle ki pek çok halı deseni hem ülkemizde hem de dünyada bu ressamların isimleriyle anılıyor. Dünyaca ünlü İtalyan Ressam Bellini’nin Fatih Sultan Mehmet portresinde kullandığı halı deseni Avrupalı ressamlar arasında tablolarında Türk halısını kullanma modasını da başlatan ilk adım olmuştur. Özellikle erken dönem Osmanlı halıları Uşak ve Bergama yöresinde öne çıkan motifli halılarımız ünlü ressam Hans Holbein’in tablolarında dünyaya tanıtıldığı için bu halılarımız bugün de Holbein adıyla literatüre geçmiş. Yine İtalyan ressam Lorenzo Lotto tarafından resmedilen motifli halılarımız ise Lotto adıyla tanınıyor. Bugün Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün koleksiyonunda yer alan Sivrihisar Ulu Cami halısındaki yıldız motifleri ise İtalyan ressam Carlo Crivelli tarafından tablolarında resmedildiği için Crivelk yıldızı ve Crivelli halısı olarak kayıtlarda yer alıyor. Alman ressam Hans Memling’in ismiyle anılan sekizgen motifli halıları da unutmamak gerekir. Aynı halıları başka ünlü tablolarda da görmek mümkün. Mesela Hollanda’nın ünlü ressamı Johannes Vermeer’in “Martha ve Mary’nin Evinde İsa” ve “Uyuyan Kız” tablolarında “Lotto tipi” halıları görürüz “Muhabbet Tellalı”, “Açık Pencere Önünde Mektup Okuyan Kız” , “Müzik Dersi” ve “Konser” tablolarında ise “Madalyonlu Uşak halısı” öne çıkar. Rudolf Ernst’in ‘Gözde ile’ tablosunda ise Konya Lâdik yöresine ait bir halı resmedilir. Eserlerinde Türk halılarını resmeden oryantalist ressamlardan bir başkası Giulio Rosati’ dir. Yine Osman Hamdi Bey gibi pek çok Türk ressamı da tablolarında Türk halılarını kullanmıştır. Örneklerini daha da artırmak mümkün…
Yüzlerce yıldır Anadolu kadınlarının tabiattan ilhamla dokudukları halı desenleri bundan sonra bu kadınların adıyla anılır mı bilinmez ancak Türk halılarının önemini hatırlatmak için son yıllarda önemli çalışmalar yapılıyor. Bunlardan birisi de Haziran ayında İstanbul’da gerçekleşecek. Bu yıl İstanbul’da yapılacak olan 15. Uluslararası Doğu Halıları Konferansı (International Conference on Oriental Carpets – ICOC) aynı zamanda bir kez daha Türk halılarını gündeme taşımaya hazırlanıyor. İstanbul Halı İhracatçıları Birliği’nin (İHİB) organizasyonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’nın destekleriyle 6-9 Haziran arasında The Marmara Taksim’de gerçekleşecek konferans ve fuara dünyaca ünlü halı, kilim, dokuma uzmanları, sanat tarihçileri, akademisyenler ve koleksiyonerler katılacak. Konferans kapsamında paha biçilmez değerdeki halı, kilim ve dokumalardan oluşan sergiler de ziyaretçilerle buluşacak. Geçtiğimiz hafta en eski Türk halılarının da sergilendiği Türk İslam Eserleri Müzesi’nde bu önemli konferansı gerçekleştirecek olan ekiple bir araya geldik. Organizasyonu üstlenen İstanbul Halı İhracatçıları Birliği’nin (İHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hayri Diler, ICOC’un pandemiden sonra düzenlediği ilk etkinlik için İstanbul’u seçmesinden büyük mutluluk duyduklarını belirterek “Bu seçimde, Türkiye’nin bir halı ülkesi olması, müze koleksiyonlarının ihtişamı, kültürel ve gastronomik zenginliği de önemli bir rol oynuyor kuşkusuz” dedi.
ICOC 15 İstanbul –Uluslararası Doğu Halıları Konferansı 6 Haziran’da The Marmara Taksim otelinde başlayacak. Halı, kilim ve dokuma koleksiyonerlerinin, uzmanların ve akademisyenlerin katılımıyla gerçekleşecek ICOC İstanbul konferansının açılış konuşmasını, İslami Sanatlar ve Ortadoğu Tarihi uzmanı Prof. Walter Denny yapacak. 9 Haziran’a kadar sürecek konferansta ICOC 15 Akademik Komite Üyeleri; Alberto Boralevi (Başkan – İtalya) , Udo Hirsch (Türkiye ve Almanya), Reyhan Polat (Türkiye), Wendel Swan (ABD), Ali Rıza Tuna (İsviçre), Markus Voigt (Almanya) tarafından belirlenen başlıklarda konuşmalar gerçekleşecek.
Ayrıca konferans süresince The Marmara Taksim’de gerçekleşecek Antika Halı Fuarı’nda, Kuzey Afrika, Anadolu, Orta Asya, İran, Kafkasya, Hindistan, Tibet ve Uzak Doğu’dan halılar, göçebe, konar göçer ve yerel dokumalar ile düz dokuma örnekleri dahil, geleneksel halılar yer alacak.
Türk halı sektörünün, ihracatta en önemli sektörlerden olduğunu, şubat ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 98.2’lik bir artış gerçekleştirdiğini belirten İstanbul Halı İhracatçıları Birliği’nin (İHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hayri Diler, “Biz halı, kilim ve dokumayı ticari bir metadan çok resim ve heykel gibi birer sanat eseri olarak değerlendiriyoruz. Dokumacılık bu toprakların en büyük kültür hazinelerinden, ICOC Istanbul da, bütün dünyaya halı, kilim ve dokuma sanatının ana yurdunun Anadolu olduğunu bir kez daha göstermemiz ve geleneksel sanatımızı geleceğe aktarabilmemiz için büyük bir fırsat” diyor.
Uluslararası Doğu Halıları Konferansı’nın (ICOC) bu yılki programında, konferans ve fuarın yanı sıra Türk İslam Eserleri Müzesi, Topkapı Sarayı ve Tophane-i Amire’de düzenlenecek ana sergiler ile; sanatçı Belkıs Balpınar’ın Anna Laudel Galeri’deki yeni kişisel sergisi ve VKV Büyükdere Evi’nde Josephine Powell koleksiyonundan bir seçki, yine Türk İslam Eserleri Müzesi’nde doğu kilimleri ve dokumaları uzmanı Anas Al Akhoann’ın koleksiyonunda yer alan birbirinden değerli eserlerin bulunduğu paralel sergiler yer alıyor.
Envanterinde 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar geniş bir zaman dilimi ve zengin bir coğrafyadan eserler bulunduran Türk İslam Eserleri Müzesi koleksiyonundan seçilen 45 eserin yer alacağı sergide restorasyonu yapılarak yeniden hayata kazandırılacak eserler, müzenin kültürel devamlılıktaki misyonuna katkı sağlayacak. Çoğunluğu daha önce görülmemiş ve yayınlanmamış eserlerden yola çıkarak yapılan seçkinin, halı uzmanlarına ve meraklılarına yeni bir diyalog alanı sunması hedefleniyor. Sergi 8 Haziran’da açılacak ve 2 ay gezilebilecek.Türk İslam Eserleri Müzesi’nde yer alacak bir diğer sergi de Osmanlı dönemi Suriye ve Lübnan dokumaları sergisi. Doğu kilimleri ve dokumaları uzmanı Anas Al Akhoann’ın koleksiyonundan alınan birbirinden değerli ve eşsiz eserler arasında, gümüş ve altın işlemeli seccade, dönemin giysilerinden örnekler ve yastık kılıfı, masa örtüsü gibi dekorasyon ürünleri var.
Topkapı Sarayı, özellikle tekstil ve porselen anlamında dünyanın en değerli koleksiyonuna sahip. 16. yüzyıldan itibaren kimliğine kavuşan saray halılarının üretimi bugün de Milli Saraylar Hereke Fabrikası’nda devam ediyor. ICOC kapsamında Dolmabahçe salonunda düzenlenecek sergide, saray koleksiyonlarından halı ve tekstiller ilk defa bu tarih çizgisinde gösterime sunulacak. ICOC katılımcıları Topkapı Sarayı’nda, özel törenlerde giyilen kaftanların ve tılsımlı gömleklerin yer aldığı “Elbise-i Hümayun” sergisini de ziyaret edecek. Bu sergi de bir ay süreyle açık kalacak. Tophane-i Amire’deki sergi ise özel koleksiyonlardan derlenen kilim ve objelerden oluşuyor. Türkiye’de özel koleksiyonların halı ve kilime verdiği değeri yansıtması ve yeni koleksiyonerleri teşvik etmesi anlamında önemli bir rol üstlenen bu sergide, aralarında Ali Rıza Tuna, Işıl Akbaygil, Peter Scholten, Thomas Herr, Tim Hayes ve Ziya Bozoğlu’nun yer aldığı pek çok koleksiyonerden ödünç alınan eserler görülebilecek.
ABD’li fotoğraf sanatçısı, koleksiyoner ve gezgin Josephine Powell’ın 1974-1994 yıllarında Türkiye’deki gezilerinde köy ve yörük hayat tarzları ve kültürüne odaklandığı 30 bini aşkın görselin 6 bine yakını dokuma örneğine ait özel bir koeksiyonu Vehbi Koç Vakfı Büyükdere Evi’nde görülebilir.
Gümüşsuyu’ndaki Anna Laudel Galeri’de yer alacak sergi ise Belkıs Balpınar imzası taşıyor. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Tekstil Bölümü’nden mezun olan, Türk ve İslam Eserleri Müzesi eski küratörü Belkıs Balpınar, 25 yıl boyunca usta dokumacılarla birlikte çalışarak tekstil ürünleri üretti. Halı, kilim, cicim ve benzeri dokuma sanatlarının yaşayan en büyük ustalarından biri olan Balpınar, Anna Laudel Galeri’deki yeni kişisel sergisiyle izleyiciyle buluşacak.
İHİB Yönetim Kurulu Üyesi ve ICOC İstanbul Yerel Komite Başkanı Serra Oruç şunları söylüyor: “Dört yılda bir düzenlenen uluslarası konferansın amacı; koleksiyonerlik bilincini geliştirmek, halı ve kilimlerin birer kültür ve sanat eseri olduğunu ortaya koymak. İstanbul’da yapılacak buluşmada ilk kez, geçmişten geleceğe yeni bir pencere aralamayı hedefliyoruz. Dokuma geleneğinin geleceğini konuşmak istiyoruz. Konferans bildirilerinin temel noktası dokuma geleneğinin geleceği olacak. Bu nedenle iki gün sürecek konferansın temaları, ‘Doğu Halıları Etütleri 2024’, ‘Halı Dokumacılığı ve Koleksiyonculuğun Geçmişi ve Geleceği’, ‘Tarihi Halılar ve Tekstiller’, ‘Çağdaş Sanat, Tasarım ve Yeni Üretim’ olarak belirlendi. Amacımız öğrencilerin de motive edilmesi.”